Neden İnsanlar Su Üretmiyor ?
20-04-2022
10:18

Niçin oksijen ile hidrojeni birleştirip su elde etmiyoruz?
Dünya’ya "su gezegeni” de denir. Bunda bir abartma yoktur çünkü iki hidrojen ve bir oksijen
atomundan oluşan bu basit molekül Dünya’nın yüzde 70’ini kapladığı gibi yaşayan organizmaların
ağırlığının da yüzde 70’ini oluşturur. Her ne kadar görmesek de etrafımızda her yerde sürekli su
vardır. Atmosferin hacim olarak ortalama yüzde 0,04’ü su buharıdır. Sıcak ve nemli iken
soluduğumuz havanın neredeyse yüzde 6’sı sudur. Ne var ki bu şartlar altında bile temiz içme suyu
temin etmek, yüzyıllar boyu en başta gelen sorunlardan biri olmuştur.
Nüfusun sürekli çoğaldığı ve yayıldığı Dünya’mızda su gittikçe artan bir şekilde daha da önem
kazanıyor. Bazı bölgelerde yaşam için gerekli su tamamen yokken, olanların bir kısmı da temiz değil,
hastalıklara hatta ölümlere bile yol açabiliyor. Bütün bunlar insanın aklına şu soruyu getiriyor;
"Mademki su, bir oksijen atomu ile iki hidrojen atomundan oluşuyor, bu basit görünen kimyasal olayı
biz niye beceremiyoruz, niçin bu atomları yapay yolla birleştirip, insanların susuzluğuna, toprakların
kuraklığına çare bulmuyoruz?”
Suyu oluşturan oksijen de, hidrojen de çevremizde bol miktarda vardır. Gözlemlenebilen kâinatın
yüzde 90’ını oluşturan hidrojen, ilk olarak 1766 yılında İngiliz bilimci Henry Cavendish tarafından
tanımlanmıştır. "Sabit hava” (karbondioksit) ve "tutuşabilir hava” (hidrojen) olarak iki hava çeşidi
olduğunu ileri süren Cavendish, hidrojenin havadan daha hafif olduğunu ve bir elektrik kıvılcımının
yardımıyla oksijen ve hidrojenden su elde edilebileceğini gösteren ilk kişidir.
Suyun basit olarak hidrojen ve oksijenden oluştuğu ifadesi, su molekülünün yaradılışında gerçekte
neler olduğunu tam yansıtmaz. Bilimsel adı "dihidrojen monoksit” olan su molekülü, iki hidrojen ile
bir oksijen atomundan oluşur ama pratikte bu atomları birleştirmek mümkün değildir. Suyun
oluşmasındaki gerçek reaksiyon "2H2 + 02 = 2H20 + enerji” şeklindedir; yani iki molekül su elde
etmek için iki molekül diatomik hidrojen ve bir molekül diatomik oksijen birleşir ve suyun yanında
büyük miktarda bir enerji ortaya çıkar.
Suyu yapmak için öncelikle hidrojen ve oksijen atomlarını bulup, bunları moleküler olarak bir
araya getirmek gerekir ama bu arada hâlâ birçok hidrojen ve oksijen atomu boşta kalır. Her bir
atomun elektron yörüngeleri birbirine bağlanırken aniden patlama şeklinde bir enerji açığa çıkar.
Hidrojen aşırı yanıcı, oksijen de yakıcı olduğundan çevredeki atomlara yayılan bu patlama büyük bir
enerji boşalımı yaratır.
Hidrojenin oksijenle temasında yanıp patlamasının ne denli güçlü ve tehlikeli olduğunun en çok
bilinen iki örneği Hindenburg zeplini ve Challenger uzay mekiğinin başına gelenlerdir.
Bünyelerindeki hidrojenin yanmasının havanın oksijeni ile temasa gelip patlaması sonucu ateş topuna
dönen bu iki farklı zamanın hava ve uzay araçlarından geriye az miktarda su kalmıştı. Bu su
Challenger’da su buharı olarak havada görülebilir bir bulut oluşturmuştu.
Dünya üzerindeki tüm nüfusa yetecek kadar içme suyu üretebilmek için gerekli büyüklükte bir
kimyasal reaksiyonun sonunda o nüfusun sonunu getirebilecek bir patlama olabilir. Ne gariptir ki
birleşince Dünya’daki yaşam için en önemli şeyi oluşturan iki element aynı zamanda kontrolden çıkıp
ortalığı yakıp kavurabiliyor. Bunun yanında patlama sorunu bir şekilde halledilse bile çok küçük
miktarda su üretebilmek için çok fazla hidrojen ve oksijene gereksinim duyulduğundan işlem hem
pratik değildir hem de maliyeti anormal yüksektir.
Aslında su Dünya’da üretilmemektedir. Mevcut su belli bir çevrim içinde su-bulut-yağmur
şeklinde dönüp durmaktadır. Dünya’daki suyun nasıl oluştuğu kesin olarak bilinmiyor. Dünya’nın
oluşumundan beri suyun Dünya’nın merkezinde olup volkanik püskürtmelerle yeryüzüne çıktığı veya
Dünya dışından kuyruklu yıldızlarla geldiği şeklinde iki farklı teori var. Belki tabiatın suyu nasıl
meydana getirdiğini bilebilsek, kopya ederek bunu kendimiz de başarabilirdik.